12 Mayıs 2020 04:24
Galata Kulesi’nin gizemli tarihi!
Galata Kulesi aslında, bölgenin en yüksek yerine ‘gözetleme noktası’ olarak yapıldı. ‘Galata’ isminin kaynağı konusunda pek çok rivayet bulunuyor.
Kimileri sadece ‘isim benzerliği’ dese de, Galatlar Kavmi’nde yaşayanların isminin bu topraklara verildiği anlatılır. Başka bir rivayete göre Bizans’ta, bölgede sütçülükle uğraşıldığı için, ‘süt üretimi’ anlamına gelen ‘Galesu’ da denirmiş. Bölgenin biraz ilerisinin adının Sütlüce oluşu, bu olayın tesadüf olmadığını düşündürüyor. Diğer bir rivayet ise, Boğaziçi’ni geçerek Pera’ya varan Galyalılar kavminden dolayı Galata dendiği yönünde…
Gayrimuslim halkın çoğunlukta olduğu Galata’ya, eskiden ‘karşı taraf’ deniyordu. Öyle ki 17’nci yüzyılda Galata’da 70 Rum, 18 Müslüman mahallesi bulunduğu anlatılır. Evet, kendi içinde mahallelere ayrılıyordu. Fetihten sonra ise ayrı bir kent olarak düzenlendi ve buraya bir kadı atandı.
Fatih Sultan Mehmet, şehrin imarı kadar yerleşimine de önem veriyordu. Galata’ya Anadolu’dan getirdiği halkları yerleştirdi. Bölgenin öneminin farkındaydı. Kuşatma süresince olabildiğince tarafsız kalmaya çalışan bölge halkını, böylelikle hoş tuttu. Ticari çabalarında özgürlük tanıdı. Bu özgürlük, diğer İtalyanların da Galata’ya akın etmesine sebep oldu. Galata adeta ticarethaneye dönüştü. Osmanlı hazinesine para akıtan yerlerden biriydi artık.
Burada, yani Galata’daki tüccarlar, bankerler öyle zenginleşti ki, dönemin padişahlarına borç verecek duruma kadar yükselip şehrin imarına da katkıda bulunmaya başladılar. Bunlardan biri de Kamondo Ailesi’ydi.
19’uncu yüzyılda Galata Kulesi ve çevresini gezen yazar Edmondo de Amicis, Londra’nın kenar mahallelerine benzettiği Galata’yı, “Burada fesli sarıklı insanlar görmezseniz, şarkta olduğunuza inanamazsınız. Her tarafta Fransızca, İtalyanca ve Ceneviz dilleri konuşuluyor” diye anlatır.
Galata Kulesi neden yapıldı?
Galata Kulesi’ne dair pek çok rivayet anlatılır. Bir rivayete göre M.S. 44-491 arasında İmparator Zenon tarafından fener ve gözetleme kulesi olarak; bir başka rivayete göre ise, savunma amacıyla MS 500’lerde inşa edildi. 1315 yılındaki büyük yangından sonra, imar faaliyetlerinden kule de nasibini aldı ve İsa Kulesi adıyla adeta yeniden inşa edildi. Ve yasağa rağmen surların etrafına hendekler kazdı Cenovalılar. Bu hendeklerin olduğu bölgeler, bugün “Büyük Hendek Sokağı” ve “Küçük Hendek Sokağı” olarak anılıyor.
Gizli tüneller keşfedildi
1352 yılında Galata surlarının bakım ve onarım işleri başladı. Kule dışında 13 burç daha takviye edildi ve böylece hizmetteki burç sayısı 40’a yaklaştı. Surlar üzerine ise yaklaşık 25 kapı ilave edildi. Hepsinden önemlisi, Galata Kulesi ve burçlar, yeraltından tünelle birbirine bağlandı. Sadece bir kişinin içinden geçebileceği boyutlarda inşa edilen bu tünellere, 1964 yılında başlatılan restorasyon çalışmaları sırasında, Köksal Anadol’un sondaj çalışmaları sonucunda ulaşıldı.
‘Kös kös dinlemek’ deyimi Galata’dan geliyor
17’nci yüzyılda ise yangınları halka duyurmak ve gece yarısını belirtmek için ‘kös’, yani davul çalınma yeriydi Galata Kulesi. Halk bu kös sesini takip ederdi. Günümüzde kullanılan ‘kös kös dinlemek’ deyimi de buradan geliyor. Galata Kulesi’nde eskiden çalınan çan ise günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor.
Nereden nereye…
Galata Kulesi’nin Kanuni Sultan Süleyman döneminde zindan olarak kullanıldığına dair söylentiler var. Kasımpaşa Tersanesi’nde çalıştırılan mahkumlara hapishane olduğu söyleniyor.
II. Selim zamanında ise yangınlar yüzünden iyice harap olan kule, ciddi bir onarımdan geçti.
III. Murad’ın zamanında kule bambaşka bir kullanıma sunuldu. Müneccimbaşı bu dönemde Galata Kulesi’nde bir astronomik gözlem rasathanesi kurdu. Bu gelişme başlarda sevinçle karşılansa ama sonra padişah yapılan baskılar sonucu rasathaneyi kapattı.
IV. Murad döneminde ise Hazerfen Çelebi, kanat takarak buradan uçmayı denedi. Galata Kulesi’nden başladığı uçuşu, Üsküdar Doğancılar Meydanı’nda tamamladığı söyleniyor.
Yeni detaylar keşfedildi
19’uncu yüzyıldan itibaren güvenlik ve gözetleme amacıyla kullanılan Galata Kulesi, geçirdiği restorasyonlarla günümüze kadar ulaştı.
1962 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından hayati tehlikeler bulunduğu gerekçesiyle boşaltıldı ve onarılarak turistik amaçlı kullanılmaya başlandı.
Önce 1964-1967 arasında, daha sonra 1997-2000 yılları arasında büyük restorasyonlardan geçti.
Limana girecek gemilere zamanı bildirmek için Londra’ya ısmarlanan ‘time-ball’dan kalan metal küre ve pek çok detay, bu restorasyonlar sırasında fark edilip İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne kaldırıldı.
Peki ya yanındaki çeşme?
Bugün Galata Kulesi’nin kapısının üzerinde II. Mahmud’un tuğrası yer alıyor. Tuğranın hemen altında ise Şair Pertev’in 1832 tarihli bir kasidesi bulunuyor. Sırtını sur kalıntılarına dayayayan ve Galata Kulesi’nin hemen yanında bulunan Bereketzade Çeşmesi ise, 1732 tarihli. Bu çeşme Bereketzade Camii yıkılırken buraya taşındı. Mahalleye de adını veren Bereketzade Hacı Ali Ağa, Galata’nın ilk Türk yöneticilerindendi.
Jean-Jacques Rousseau’nun babası burada yaşadı!
Ünlü filozof Jean-Jacques Rousseau’nun babası Isaac Rousseau da bir dönem burada, Galata Kulesi civarında yaşadı. 1705-1711 arasında Osmanlı saraylarında çalışan ünlü bir saat yapımcısıydı.
Dünyanın en güzel manzarası…
Galata Kulesi’nin şekli, yapıldığı zamanlardan günümüze kadar defalarca değişse de, konumu ve hakimiyeti değişmedi. Şehrin silueti olmaya her zaman devam etti. Neticede stratejik önemi olan bir noktaya inşa edilmişti. 9 katlı kulenin hakim olduğu manzara, sadece İstanbul’un değil, dünyanın en güzel manzaralarından birini sunuyor…