2 Eylül 2022 20:24
6 asırlık mirastı: Haydarhane Camii ibadete açıldı
İBB Miras ekipleri, 15. yüzyılda inşa edilen, 1970’lerde izleri tamamen silinen Haydarhane Camii, tekkesi ve haziresini tam 1 yıllık çalışmanın ardından yeniden inşa etti.

15. yüzyıla uzanan tanıklığıyla İstanbul’un kültür tarihinde önemli bir yeri olan, ancak günümüze sadece haziresi ve yapı kalıntıları ulaşan Haydarhâne Camii, İBB Miras tarafından şehre kazandırıldı. “Haydarhâne Camii Rekonstrüksiyonu, Hazire Restorasyonu ve Çevre Düzenlemesi Uygulama Projesi” ile tarihî yapıyı, aslına uygun malzeme ve geleneksel tekniklerle özgün temelleri üzerinde yeniden inşa eden İBB Miras, unutulmuş bir kültür varlığını daha geleceğe aktarmış oldu.
15. yüzyılda, “Alemdar Ali Haydar Dede” ismiyle de bilinen Şeyh Ali Haydarî tarafından mescit-tekke olarak yaptırılan Haydarhane Camii, son kalıntılarıyla kent belleğine tutunmaya çalışan bir miras alanıydı. Sosyal hayat üzerindeki etkisiyle de döneminin önemli tanıklarından olan yapı, İBB Miras’ın “Haydarhâne Camii Rekonstrüksiyonu, Hazire Restorasyonu ve Çevre Düzenlemesi Uygulama Projesi” ile uzun yıllar sonra kapılarını İstanbullulara açmaya hazırlanıyor.
İBB Miras’ın bilimsel ilke ve yöntemleri ışığında gerçekleştirilen kazı çalışmalarıyla özgün temelleri ortaya çıkarılan Haydarhâne Camii, aslına uygun malzeme ve geleneksel tekniklerle özgün temeller üzerinde yeniden inşa edilerek ibadete hazır hale getirildi.
Proje kapsamında tarihî alan, peyzaj projesine uygun şekilde yapıya zarar veren bitki ve ağaçlardan arındırıldı. Yapıya sonradan eklenen muhdes elemanlar, cami alanından itinayla uzaklaştırıldı. Cami ve selamlık olarak belirtilen alanlarda harita araştırmalarına dayanarak kazı çalışmaları yapıldı. Cami minaresi özgün malzemeyle dönem mimarisi dikkate alınarak tasarlanan; çatısından ahşap kapı ve pencere doğramalarına, ahşap minber ve yün halıdan aydınlatma ve elektrik sistemine kadar her bir detayı ince ince düşünülerek uygulanan caminin çevre düzenlemeleri de tarihi dokuya uygun olarak özenle gerçekleştirildi.
118 mezar taşı tespit edildi
İBB Miras, proje kapsamında hazire alanında yürütülen yüzey kazısında 82’si dikili, 36’sı alanda dağılmış ya da gömülü halde bulunan toplam 118 yazılı mezar taşı tespit etti. Yanı sıra kitabesiz, ayaktaşları ve başlıklardan oluşan çok sayıda mezar taşına da ulaşıldı.
Uzmanlar danışmanlığında tüm mezar taşlarının okumaları yapılarak belgeleme çalışmaları yürütüldü. Kırık mezar taşları en az müdahale ile geleceğe aktarılırken dikilemeyen mezar taşları, hazırlanan taş platformlar üzerinde sergilenmeye hazır hale getirildi.
En eski mezar taşının H.1161/ M.1748 yılına, en yenisinin ise H.1281/ M.1864-65 yılına tarihlendiği hazirede gömülü olan kişiler arasında, 19. yüzyılın tanınmış sahaflarından Pamuk Baba ve kızı Hanife Vahide Hanım, Haydarhâne Mahallesi Muhtarı Ali Ağa, Haydarhâne Camii İmamı Seyyid Mehmed Emin Efendi, devrin kadılarından Seyyid Hüseyin Efendi, Enderun cerrahlarından Mehmed Ağa gibi dönemlerinin önemli isimlerine rastlanıldı. “Ahmed Çelebi bin Mehmed Çelebi” kimliğini taşıyan ve tarih kısmı aşınan mezar taşının ise tekkenin postnişinlerinden Ahmed Çelebi’ye ait olduğu tahmin ediliyor.
Kadın ve erkeklere ait mezar taşları içerisinde, “Hacı, Hafız, Seyyid, Molla, Şeyh, Şehide” gibi unvanlara rastlanırken farklı yüzyıllara tarihlendirilen mezar taşlarında görülen süsleme programının çeşitliliği ve kitabelerde yer alan meslek ve statü ifadeleri zengin birer bilgi kaynağı niteliği taşıyor.
Tekke avlusundaki kemikler koruma altında
İBB Miras, tekke avlusunda gerçekleştirdiği yüzey kazılarında da taş duvar örgüsü bulunan üç kabirde kemiklere rastladı. Kemikler ve defin alanları, kapak taşlarıyla örtülerek İBB Miras tarafından koruma altına alındı.
İstanbul’un tekke ve tarikatları üzerine tarihi araştırmalarıyla tanınan Cemalettin Server Revnakoğlu göre kemiklerin, Haydar Dede’nin türbesinin bulunduğu alana defnedildikleri aktarılan Havuç Baba, Şeyh Hakkı Efendi ve hanımı Halise Hanım, Şeyh Hafız Ahmed Efendi ve kızı Muzaffer Hanım, Şeyh İzzet Efendi ve Mevlid vâkıfı Şeyh Mustafa Efendi’ye ait oldukları düşünülüyor.
Haydarhâne Camii, Tekkesi ve Haziresi; asırları aşan tanıklığı, süsleme programıyla dönemin estetik anlayışını günümüze taşıyan mezar taşları ve hazirede ebedi yolculuğuna çıkan şahsiyetlerin hikâyeleriyle şehre değer katmaya devam edecek…
***HAYDARHANE CAMİİ, TEKKESİ VE HAZİRESİ HAKKINDA
Saraçhane’de, Horhor Caddesi ile Kavalalı Sokağı’nın kesiştiği köşede, tarihî kaynaklarda “Kırma Tulumba” olarak geçen sokağın kavşağında konumlanan Haydarhâne Camii, 15. yüzyılda, “Haydar Dede”, “Alemdar Ali Haydar Dede”, “Haydârî Ali Dede” isimleriyle de anılan Şeyh Ali Haydarî tarafından mescit-tekke olarak yaptırıldığı ilgili yazılı kaynaklardan aktarılmaktadır. Tekkesi ve haziresiyle birlikte döneminin en önemli tanıklarından biri olan yapı; yüzyılları geride bırakan derin hafızası ve sosyal hayata etkisiyle kültür tarihimiz içinde de özel bir yere sahiptir.
Haydar Dede’nin oğlu Hacı Hüseyin Haydarî adına 1529-30 tarihinde vakfiyesi tescillenen tekkenin, kaynaklarda az bilgi olmakla birlikte bir dönem Uşşakî’liğe bağlı olduğu; 1793’ten itibaren “Kadirî” tekkesi olarak hizmet vermeye başladığı; daha sonra bu tarikatın “Müştâkiye” koluna bağlandığı aktarılmaktadır. H.1307/M.1891 tarihli “Mecmua-i Tekâyâ” adlı esere göre, tekkede Pazar günleri zikir yapılmaktaydı. 18. yüzyılın ortalarında Sadrazam Nişancı Bıyıklı Ali Paşa’nın mescide minber koydurduğu da yine kayıtlara geçen bilgiler arasındadır. Cemalettin Server Revnakoğlu, tekkenin ahşap tevhidhânesinin maksuresi içindeki türbede Haydar Dede’nin sandukasının bulunduğunu ve tekkede; Ahmed Çelebi, Şeyh Mahmut Efendi, Şeyh Halil Efendi, Şeyh Mehmed Efendi, Şeyh Osman Efendi ve Şeyh Mehmed Keşfî Efendi’nin postnişinlik yaptığını aktarmaktadır.
Haydarhâne Camii, doğal afetlerin yarattığı tahribatla ve zamanın olumsuz etkisiyle yıllar içinde yok olma noktasına gelmiştir. Yangınlardan, yıkımlardan geçen cami, kimi kaynaklara göre 1892-93 tarihlerinde; kimi kaynaklara göre ise 1894 yılında yeniden inşa edilmiştir. Esin Demirel İşli, “İstanbul Mimarisinde Tekkeler, Eklentileri ve Restorasyonu”, isimli doktora çalışmasında, yapının 1894 depreminde geçirdiği yıkımdan sonra yeniden onarım gördüğü bilgisini paylaşarak onarım kitabesinin fotoğrafına da yer vermektedir. 14 satırlık ta’lik kitabe metninde, Sultan II. Abdülhamid tarafından H.1312/M.1894 tarihinde yapının ihya ettirildiği aktarılmaktadır. Onarım kitabesinin günümüzdeki akıbeti bilinmemektedir.
Osmanlı mimarisi cami ve mescit plan tipleri içinde tek mekânlı mescitler grubunda yer alan Haydarhâne Camii, kâgir duvarlı, kırma çatılı mescit-tekkelerden biri olarak değerlendirilmektedir. Nitekim hem Pervetitch hem de Alman Mavileri Haritaları’nda, “Haydarhane Cami” ve “Tekkesi” şeklinde adlandırıldığı gözlemlenmektedir.
20. yüzyıla yaklaşırken sırasıyla birimlerini kaybetmeye başlayarak yok olma noktasına gelen Haydarhâne Camii’nin son izleri 1970’lerde silinmiştir. Şimdilerde İstanbul Üniversitesi Hizmet Binaları’nın yükseldiği tarihî alandan günümüze sadece kitabeli mezar taşlarından oluşan tekke haziresi ve yapı kalıntıları ulaşmıştır.